Yeni bir dil öğrenmek heyecan verici bir süreçtir. Ancak bu yolculukta en çok merak edilenlerden biri şu sorudur: Dil öğrenirken

İngilizce öğrenen birçok kişi gramerden çok daha fazla bir şeyle uğraşıyor: doğru telaffuz ve konuşma kaygısı. Ne kadar kelime ezberlersen

İngilizce öğrenmeye karar verdin ama nereden başlayacağını bilmiyorsun, değil mi? Endişelenme, bu süreçte yalnız değilsin. Hemen herkesin aklında aynı soru

Yeni bir dil öğrenirken herkesin kafasını kurcalayan temel bir soru var: Dil öğrenirken gramer mi yoksa konuşma mı öncelikli olmalı?

Bazen kelimeler zihninde dolaşır ama ağzından çıkmaz. Gramer kuralları birer tuğla gibi üst üste dizilir ve altında ezildiğini hissedersin. İngilizce

İngilizce konuşmak özgürlükse, yazmak yaratıcılığın ta kendisidir. Ancak çoğu dil öğrenen için İngilizce yazmak, “nereden başlayacağım?” sorusuyla birlikte gelen sessiz

Aksan, bir dilin melodisidir. Kelimeleri doğru bilmek önemlidir ama onları doğru tonda ve akışta söylemek, işte bu sizi “gerçekten konuşan”

Yeni bir dil öğrenmeye başladığınızda sadece kelimeleri değil, aslında beyninizin nasıl çalıştığını da keşfetmeye başlarsınız. Çünkü dil öğrenirken beynimiz, adeta

Dil öğrenmek bazen beynimizi tam kapasite çalıştırıyormuş gibi hissettirebilir. Ancak iyi haber şu: Beynimizin öğrenme kapasitesi düşündüğümüzden çok daha fazladır.

Dil kursuna gitmeden İngilizce öğrenmek bir hayal gibi gelebilir. Ancak, doğru tekniklerle evde kendi kendinize bile akıcı bir şekilde konuşabilirsiniz.